MURİS MUVAZAASI
- Av. Emre Dönmez
- 21 Nis 2022
- 3 dakikada okunur

Kişi öldüğünde, mirası, kanunda sayılan ve mirasçılık belgesinde yer alan yasal mirasçılarının arasında, yine kanunen belirlenmiş olan yasal payları oranında paylaştırılır.
Miras bırakan kişinin ölmeden önce mallarını yasal mirasçılarına bırakmamak ya da bir kişiye daha fazla miras kalması için yaşarken sağlar arası işlemlerle mal kaçırma yoluna gitmektedir.
Mirastan mal kaçırma, muris muvazaası olarak da bilinmektedir. Miras bırakacak olan kişinin mallarını mirasçıların birisinden veya hepsinden kaçırmak amacıyla başka bir kişiye tapuda satmış gibi göstermesidir ve yahut ölünceye kadar bakma sözleşmesi adı altında bu mal kaçırma işleminin farklı bir görünümünün gerçekleştirildiği görülmektedir.
Muris muvazaası,
a)Görünürde gerçekleşen işlem (satış sözleşmesi, ölünceye kadar bakma sözleşmesi)
b)Gizli işlem (bağışlama işlemi)
c)Muvazaa Anlaşması
d)Mirasçıların aldatma kastı
unsurlarından oluşur.
Bunlardan görünürdeki gerçekleşen işlem tarafların gerçek iradesine uymadığından geçersizdir. Gizli işlem ise Medeni Kanun m. 706 vd. Borçlar Kanunu m. 237 ve Tapulama Kanunu m. 26’da belirtilen şekil yoksunluğundan dolayı geçersizdir[1].
Tapulu taşınmazlarda bağış sözleşmesinin, Türk Medeni Kanunu’nun 706. ve Tapu Kanunu’nun 26. Maddesi ile Türk Borçlar Kanunu’nun 288. Maddeleri gereğince resmi sözleşme biçiminde düzenlenmesi zorunludur.
Taşınır mallarda ise, görünürdeki işlem geçersiz olsa bile, gizli yani gerçek işlem şekil şartına bağlı olmadığından geçerlidir. Muris muvazaası kapsamında değildir[2].
Miras bırakanın, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin karşılığında yapılan temlikin muvazaalı olup olmadığı araştırılırken;
Sözleşme tarihinde murisin yaşı,
Fiziki ve genel sağlık durumunun,
Aile koşulları ve ilişkileri,
Elinde bulunan malvarlığının miktarı,
Temlik edilen malın tüm mameleke oranı ve bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı
gibi bilgiler göz önünde tutulmalıdır[3].
Muris muvazaası ispat yükü davacı tarafta yani mirasçılardadır. Bu nedenle mirasçılar muvazaalı olarak devir gerçekleştirildiğini ispat etmelidir.
Mirastan mal kaçırma sebebiyle oluşan bu hak kaybının giderilebilmesi için tapu iptal ve tescil davasının açılması gerekmektedir. Saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı ihlal edilen tüm mirasçılar, muris muvazaası hukuki sebebine dayanarak dava açabilirler[4].
MURİS MUVAZAASI DAVALARI
TAPU İPTAL VE TESCİL DAVASI
Tapu iptali ve tescili davaları, yolsuz, kanuna aykırı düzenlendiği iddia edilen tapu kaydının hukuka uygun hale getirilmesi için açılan davalardır.
1) TARAFLAR
a)Davacı
Saklı paylı olsun veya olmasın dava açmakta hukuki yararı bulunan, bir başka ifadeyle miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar açabilir[5]. Mirasçılar, yasal, iradi ve evlatlıklar da olabilir.
Mirası reddeden, miras hakkından feragat eden ve mirastan çıkarılan kişiler bu davayı açma hakkını haiz değildir.
b)Davalı
Tarafların iradeleri sonucunda gerçekleşen işlem bağışlama olmasına rağmen, bu işlemi satış olarak gösteren mirasbırakan ile bunu devralan alıcıya karşı açılabilir.
Yanı sıra muris muvazaasında işlemin tarafı olmayan ancak bu işlemin muvazaalı olduğunu bilerek, iş birliği içinde kötüniyetle taşınmazı temellük eden üçüncü şahıs da davalı olabilir[6].
Muvazaaya dayanan işlemin iptali, muvazaanın varlığı ispatına bağlıdır. İspatı halinde işlem tamamen iptal edilir. İptal edilmesi, hukuki işlem şartlarına aykırılık, hakkın kötüye kullanılması yasağı kuralları ihlaline dayanır.
2)YETKİLİ MAHKEME
HMK 11/1-a’ya göre Tenkis davalarında ölen kimsenin son yerleşim yeri yetkilidir.
HMK 12/1’e göre taşınmaz söz konusu olduğunda “Taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.”
3)GÖREVLİ MAHKEME
HMK 2/1 “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir” hükmü uyarınca asliye hukuk mahkemeleridir.
4)SÜRE
Muvazaalı işlemler belirli bir sürenin geçmesi ile geçerli hale gelmemesi dolayısıyla muvazaa iddiası ile her zaman dava açılabilmesi mümkündür. Bu nedenle muris muvazaasına dayalı tapu iptal tescil davaları, zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi değildir.
MURİS MUVAZAASI DAVASI VE TENKİS DAVASI
Muris muvazaası nedeniyle açılan tapu iptali ve tescili davasının reddedilme durumuna karşı, mirasçılar tapu iptali ve tescili davasını açarken tenkis taleplerinin olduğunu da bildirmelerinde fayda bulunmaktadır.
Tenkis Davası; kural olarak saklı paylı mirasçıların ve istisna olarak da saklı paylı mirasçıların alacaklılarının, hâkimden miras bırakanın tasarruf oranını aşan kazandırmalarının bu oranda etkisizleştirilmesini talep ettikleri davadır.
Türk Medeni Kanunu’nun 506. Maddesine göre saklı paylar;
1- Altsoy için yasal miras payının yarısı (1/2’si)
2- Anne ve babanın her biri için yasal miras payının dörtte biri (1/4’ü)
3- Sağ kalan eş için;
– Alt soy veya anne ve baba zümresi ile birlikte mirasçı olması durumunda yasal miras payının tamamı
– Diğer durumlarda (3.zümre ile veya tek başına mirasçı ise) yasal miras payının dörtte üçü (3/4’ü)
şeklinde belirlenmiştir.
Tenkis davası ancak murisin ölümü ile açılabilir. Saklı paylı mirasçılar, miras bırakanın henüz sağ iken yaptığı kazandırmaların saklı paylarına tecavüz ettiğini ve ölümünün beklenmesinin telafisi imkânsız zararlar doğuracağını biliyor olmaları halinde bile tenkis davası açamazlar.
TMK Madde 571 - Tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer.
1 yıllık süre murisin öldüğü tarihten önce işlemez. Maddede belirtilen süreler hak düşürücü süre niteliğindedir. Sürelerin geçmesi ile dava açma hakkı ortadan kalkar.
[1] (Yargıtay 1.HD 2015/12513 karar) [2] (Yargıtay 1.HD 2014/3526 karar) [3] (Yargıtay 1.HD 2015/10454 karar) [4] (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihat) [5] Özuğur, s. 883 [6] Özuğur, s. 886.
Av. Emre DÖNMEZ & Stj. Av. Selver Nur SEVİNDİK
ความคิดเห็น