ESTETİK NEDENİYLE TAZMİNAT DAVASI
- Av. Asil Özkan
- 28 Nis 2022
- 5 dakikada okunur

Tıbbi müdahale, Hasta Hakları Yönetmeliği’nde tıp mesleğini icraya yetkili kişiler tarafından uygulanan, sağlığı koruma, hastalıkların teşhis ve tedavisi için ilgili meslekî yükümlülükler ve standartlara uygun olarak tıbbın sınırları içinde gerçekleştirilen fizikî ve ruhî girişimi olarak tanımlanmıştır[1]. Kanunda yazılı haller ve tıbbi zorunluluklar dışında hiçbir kimsenin vücut bütünlüğüne dokunulamaz ve rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz[2].
Estetik Müdahalede Doktor ve Hasta Arasında Kurulan Sözleşmenin Niteliği
Estetik amaçlı tıbbi müdahalelerde doktorun sorumluluğu, hasta ile doktor arasında kurulan sözleşme tipi ile belirlenir. Doktor ve hasta arasında müdahale öncesinde geçerli olarak kurulan bir sözleşme varsa, doktorun sorumluluğu kurulan bu sözleşmeye ilişkin kanuni düzenlemeler ile belirlenecektir. Ancak müdahale öncesinde geçerli olarak bir sözleşme kurulmamışsa, yapılan bu müdahale artık haksız fiil niteliği kazanacak ve haksız fiile ilişkin hükümler uygulanacaktır.
Estetik cerrah ile hasta arasındaki sözleşme herhangi bir şekle bağlı olmadığından, açık veya zımnî, yazılı veya sözlü olabilir[3]. Doktor ve hasta arasında kurulan sözleşme ilişkisinde iki tip ihtimal söz konusudur. Eğer bu müdahale ile estetik ameliyat sonrasında belirli bir fiziksel görünüm elde edileceği taahhüt edilmişse bu durumda hasta ve doktor arasında kurulan hukuki ilişki bir eser sözleşmesidir. Eser sözleşmesi, Borçlar Kanunu’nun 470. Maddesi'nde şu şekilde düzenlenmiştir:
“Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.”
Eser sözleşmesi bir iş görme sözleşmesi olmakla birlikte, bu sözleşmede önemli olan çalışmanın kendisinden çok bu çalışmadan ortaya çıkan ve objektif olarak gözlemlenmesi kabul olan sonuçtur[4]. Doktor ve hasta, kurdukları sözleşmede belli bir edimin yapılması konusunda anlaşmaya varmışlardır. Doktor bu tip sözleşmede sonuca yönelik sorumluluk altındadır. Yargıtay sağlık sorunundan kaynaklanmayan ve güzelleşme amacıyla yapılan estetik müdahaleleri eser sözleşmesi kapsamında değerlendirmektedir.
“Eser sözleşmesinde yüklenici, iş-eser sahibi ile akdî ilişkiye girerken bir sonuç yani “eser” meydana getirmeyi yüklenmektedir. Bu anlamda eser, bir iş görme faaliyetinin maddi veya maddi olmayan sonucudur. Bu niteliği itibarıyla eser sözleşmesi, hizmet sözleşmesinden farklıdır. Diğer yandan eser sözleşmesinde, vekâlet sözleşmesindeki unsurların aksine çalışma sonunda; istenilen belli bir sonucun mutlaka elde edilmesi amacı güdüldüğünden ve yüklenici eseri meydana getirmekle ve onu teslim etmekle yükümlü olduğundan, protez yapımı sözleşmesi de vekâlet akdi değil, bir “eser” sözleşmesidir. Eser sözleşmesi ile üstlenilen eseri, yüklenici, sadakat ve özenle yapmak zorundadır.”[5]
Doktorun bu tip bir sözleşme kurulurken yüklendiği edimi gerçekleştirmemiş olması, sebebiyle doktorun sorumluluğu doğacaktır.
Eser sözleşmelerinde belirli bir edim, sözleşme kurulurken karşı tarafa vaadedilmiştir. Ancak fiziksel bir görüntünün kesin olarak belirtilmediği veya bir sonucun taahhüt edilmediği müdahalelerde yüklenici belirlenmiş bir edimi ifa etme yükümlülüğü altına girmediği için doktor ve hasta arasında vekalet sözleşmesi kurulmuş olur. Vekalet sözleşmesi, Borçlar Kanunu’nun 502. maddesinde şu şekilde tanımlanmaktadır: “Vekâlet sözleşmesi,vekilin, vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir.”. Ancak müdahalenin belli bir sonuç elde edilmek için yapılmadığı durumlarda veya doktorun bir sonuç vadetmediği müdahalelerde hasta ile doktor arasında kurulmuş olan bir vekalet sözleşmesi vardır. Vekalet sözleşmesi gereği vekil özen yükümlülüğü altına girer. Gereken özeni göstermemesinden kaynaklı olarak hastada bir hasar meydana gelmesine sebep olan doktorun özen borcuna aykırı davranmaktan kaynaklanan bir sorumluluğu olacaktır. Ancak burada doktorun özen yükümlülüğüne aykırı davranması ile oluşan sonuca objektif bakmak önemlidir. Eğer beklenmeyen negatif bir sonuç ön görülemeyen veya ön görülse bile önlenemeyecek olan bir komplikasyondan kaynaklı olarak gerçekleşmişse, burada beklenmeyen bu sonucu doktorun sorumluluğuna yüklemek isabetli olmayacaktır. Ancak gerçekleşen bu komplikasyon sırasında da doktorun özen yükümlülüğüne aykırı hareket etmemesi gerekir, aksi takdirde doktorun sorumluluğuna gidilecektir.
Estetik Cerrahın Sorumluluğu
Eser sözleşmesinde belli bir sonucun yaratılması esastır. Vekalet sözleşmesinde ise belli bir sonucun yaratılması zorunluluğu yoktur. Zira estetik cerrahlar, belli bir sonucun ortaya çıkartılması üzerine sözleşme yapmaktadır. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2012/177 E. – 20126939 K. sayılı kararı da bu yöndedir:
“Yanlar arasında davacının memelerinin küçültülmesi yanında, meme başları da taşınmak suretiyle estetik bir görünüm kazandırılmasının da amaçlandığı, dolayısıyla, ameliyatı da plastik ve rekonsrüktif cerrahi uzmanı davalı doktorun gerçekleştirdiği, böylece taraflar arasında eser sözleşmesi kurulduğu anlaşılmaktadır."
Doktorun sorumluluğu, hasta ile arasında kurulan sözleşmenin ihlal edilmesi ile gündeme gelir. Yüklenici, eser sözleşmesi ile vadettiği edimi yerine getirme yükümlülüğüne girer. Doktor bu edimi gerçekleştirirken hastanın beklentisi çerçevesinde bir sonuç çıkartmalıdır, aksi takdirde kurulan sözleşmedeki iş dengesi hasta aleyhine bozulmuş olur. Eser sözleşmesinde meydana getirilen edimin hastanın beklentilerini karşılaması şartı aranır. Aksi takdirde eser ayıplı kabul edilir. Doktor, hastanın beklentisini karşılayan edimi, hastanın yararına olacak ve hastaya hiçbir şekilde zarar doğurmayacak şekilde sadakat ve özenle yerine getirmelidir[6].
Doktor, yapılacak olan tıbbi müdahalenin süreci ve sonucu hakkında hastayı aydınlatmalı ve kurulan bu eser sözleşmesi güven esaslı bir sözleşme olduğu için müdahaleyi bizzat kendisi yapmalıdır. Yardımcı kişilerin de müdahalede yer alması, doktorun bizzat işi yapma yükümlülüğüne aykırılık oluşturmaz. Müdahalede yardımcı kişilerin de bulunması durumunda bu kişilerin hatalarından meydana gelebilecek hatalardan doktor sorumludur. Kurulan bu sözleşme sonucunda doktorun yükümlülüklerine aykırı davranması, tazminat sorumluluğunu doğuracaktır.
Hatalı Tıbbi Müdahaleler (Malpraktis)
Dünya Tabipler Birliği’nin 1992 yılında yapılan 44. Genel Kurulu’nda kabul edilen bildirgesine göre; Tıbbi Malpraktis ( hatalı Tıbbi Uygulama) “hekimin tedavi sırasında standart uygulamayı yapmaması, beceri eksikliği veya hastaya tedavi vermemesi ile oluşan zarar” şeklinde tanımlanmıştır. Hatalı tıbbi müdahale, operasyon sırasında doktor hatasından bağımsız olarak gerçekleşen ve öngörülmesi pek mümkün olmayan komplikasyonlardan farklı değerlendirilir. Malpraktis, özen eksikliği ile tıbbı uygulama hataları sonucunda oluşan aynı zamanda, görevi kötüye kullanmayı da ifade eden bir süreçtir[7]. Hatalı tıbbi müdahaleler sonrasında doktorlar ve sağlık çalışanları iki tür dava çeşidi ile karşı karşıya kalır. Bunlardan ilki, ortaya çıkan maddi ve manevi zararların tazmini için açılan tazminat davalarıdır.
Doktor hatası nedeniyle sorumluluk doğabilmesi için uygulamada en yaygın görülen durum, varolan bir sözleşmenin doktorun kusurundan kaynaklı ihlal edilmesidir. Bu kusur kast veya ihmal sonucu oluşur. Oluşan zarar ile doktorun hatası arasında bir illiyet bağı mevcuttur. Yanlış müdahale sonucunda zarar gören hasta, bu zararı gidermek için ödediği tedavi masraflarını, kazanç kaybını ve ekonomik geleceğinin sarsılması durumunda oluşan zararını doktordan tazmin etme hakkına sahiptir. Ayrıca bu operasyon sonucu uğradığı zarardan kaynaklı olarak hakim, kişiye bir manevi tazminat ödenmesine de hükmedebilir.
Kural olarak tazminat müdahaleden zarar gören hastaya ödenir ancak hastanın hayatını kaybetmesi durumunda hasta yakınları da doktora destekten yoksun kalma tazminatı açma hakkına sahiptir. Ödenecek olan bu tazminat bilirkişilerce hesaplanır.
Bu tazminat talepleri, doktor ile hasta arasında kurulan sözleşme tipine bağlı olarak farklı zamanaşımlarına tabiidir. Kurulan sözleşme bir vekalet sözleşmesi ise, zararın doğduğu andan itibaren 5 yıllık bir zamanaşımı süresi vardır. Kurulan sözleşme bir eser sözleşmesi ise, talep edilecek tazminatın zamanaşımı, doktorun ağır kusuru yoksa 5 yıl, doktorun ağır kusuru olması durumunda ise 20 yıldır.
Doktorun sorumluluğu bir haksız fiilden de kaynaklanıyor olabilir. Hata ve doktor arasında müdahaleden öncesinde kurulmuş geçerli bir sözleşme olmaması durumunda kişinin rızası olmadan vücut dokunulmazlığı ihlal edildiği için işlenen fiil artık haksız fiil niteliği taşır. Haksız fiilden kaynaklı tazminat taleplerinde zamanaşımı, hastanın zararı öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl ve herhalde haksız fiilin işlendiği tarihten itibaren 10 yıldır. Ayrıca bu fiil bir suç teşkil ediyorsa ve Türk Ceza Kanunu bu tip suçlar için daha uzun zamanaşımı süreleri öngörmüşse, bu durumda Türk Ceza Kanununca öngörülen zamanaşımları göz önüne alınır.
Açılan davada davacı taraf hasta veya hasta yakınları, davalı taraf ise doktor ve sağlık personelleridir. Zarardan sorumlu tutulması gereken doktor ölürse, dava mirasçıları aleyhine açılır.
KAYNAKÇA
HATALI TIBBİ UYGULAMADAN (MALPRAKTİS) DOĞAN HUKUKİ ve CEZAİ SORUMLULUK Incorrect Medical Application (Malpractics)Caused Legal And Criminal Responsibility Ulaş Can DEĞDAŞ (https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1282283 GÜZELLEŞTİRME AMAÇLI ESTETİK AMELİYATLARDAN KAYNAKLANAN HUKUKÎ SORUMLULUK Yrd. Doç. Dr. Hasan PETEK (https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/754165#:~:text=%C4%90yile%C5%9Ftirmeye%20y%C3%B6nelik%20olmayan%20(g%C3%BCzelle%C5%9Ftirici)%20estetik,t%C4%B1bb%C3%AE%20m%C3%BCdahaleler%20hukuka%20uygun%20say%C4%B1lmal%C4%B1d%C4%B1r.)
ESTETİK TIBBİ MÜDAHALELERİN HUKUKİ NİTELENDİRMESİ VE HEKİMİN ÖZEL HUKUK SORUMLULUĞU ÖZET LEGAL QUALIFICATION OF AESTHETICAL MEDICAL INTERVENTIONS AND PRIVATE LAW LIABILITIES OF THE PHYSICIAN, Av. Serenay AĞIN, Yıl: 86 • Sayı: 3 • Eylül 2021 • S.153-185 (https://www.izmirbarosu.org.tr/pdfdosya/estetik-tibbi-m20221414550633.pdf)
HEKİMİN TAZMİNAT SORUMLULUĞU Filiz YAVUZ İPEKYÜZ (https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/214064)
[1] Hasta Hakları Yönetmeliği md. 4/g [2] Ay md. 17 [3] (Şenocak, Sorumluluk, s.9); Arı, s.23 [4] Yargıtay HGK. nun 18.11.2009 tarih ve 2009/15-459 Esas ve 2009/541 sayılı kararı [5] 3.HD. 27.02.2012, 2011/19821 - 2012/4726" [6] Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2012/177 E. – 20126939 K. sayılı kararı [7] Türk Dil Kurumu (TDK), “Malpraktis”, Büyük Türkçe Sözlük, Ankara, 2015.
Av. Asil ÖZKAN & Stj. Av. İrem POLAT
コメント