
7499 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Resmi Gazete'de Yayımlandı
7499 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ("Kanun"), 12.03.2024 Tarihli ve 32487 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlandı. Kanun ile getirilen değişiklikler aşağıdaki şekildedir:
9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra İflas Kanunu
Madde 1- İİK madde 19/2 hükmü “Ay veya sene olarak tayin olunan müddetler ayın veya senenin kaçıncı günü işlemeye başlamış ise biteceği ay veya senenin aynı gününde ve müddetin biteceği ayın sonunda böyle bir gün yoksa ayın son gününde biter.” şeklindeyken yeni düzenleme ile “Müddet, hafta olarak belirlenmiş ise başladığı güne son hafta içindeki karşılık gelen günde biter.” Şeklinde ibare eklenmiştir.
Madde 2- Tasdik veya ret kararına karşı borçlu ve tasdik duruşması sırasında itirazda bulunmuş olan alacaklılar; tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde istinaf yoluna, istinaf incelemesi üzerine verilen karara karşı da tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurabilir olarak düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi bu süre tebliğ tarihinden itibaren 10 gün şeklindeydi.
Madde 3- "Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerince verilen ve miktar veya değeri elli sekiz bin sekiz yüz Türk lirasını geçen nihaî kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabilir" hükmüne yeni düzenlemeyle “bu kararlara karşı tebliğden itibaren iki hafta içinde temyize başvurulabilir” şeklinde ibare eklenmiştir.
12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu
Madde 4- Terörle Mücadele Kanunu 7'nci maddesinin beşinci fıkrasındaki suçları işleyenler hakkında, 5237 sayılı Kanun'un 314 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında tanımlanan suçtan dolayı ayrıca ceza verilmez. Önceki düzenlemede 220 nci maddesinin altıncı fıkrasında şeklindeydi.
22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu
Madde 5- TMK’nın 407. maddesindeki düzenlemede daha önce kesinleşmiş hapis cezasının infazı amacıyla ceza infaz kurumunda bulunan ergin kişinin isteği üzerine kısıtlanması söz konusu değildi. Yeni düzenlemeyle kesinleşmiş hapis cezasının infazı amacıyla ceza infaz kurumunda bulunan ergin bir kişi, isteği üzerine kısıtlanır veya kendisine kayyım atanır. Önceki düzenlemede bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkûm olan her birey kısıtlanırken yeni düzenlemede 5 yıl ve daha fazla kesinleşmiş hapis cezasının infazı amacıyla ceza infaz kurumunda bulunan bir ergin kişi isteği bulunmasa dahi gerekli görülmesi halinde kısıtlanabilir.
Madde 6- Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle kısıtlamaya ancak resmî sağlık kurulu raporu üzerine karar verilir. Resmî sağlık kurulu raporunun tanzimi için gereklilik bulunması halinde 436’ncı madde hükümleri uygulanır. Daha önceki düzenlemenin 2'nci cümlesi “bu raporun tanzimi için gerektiğinde 436’ncı madde hükümleri uygulanır” şeklindeydi.
Madde 7- TMK madde 436’ncı maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendine “Hekim ön raporu üzerine verilen yerleştirme kararı derhâl ilgiliye ve yakınlarına bildirilir. İlgili veya yakınları, bu karara karşı bildirimden itibaren on gün içinde denetim makamına itiraz edebilir, yapılan itiraz kararın icrasını durdurmaz. İtiraz denetim makamınca ivedilikle karara bağlanır.” şeklinde ibare eklenmiştir.
Madde 8- Özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkûmiyet sebebiyle kısıtlı bulunan kişi üzerindeki vesayet, hapis hâlinin hukuka uygun bir şekilde sona ermesiyle kendiliğinden ortadan kalkar. Yeni düzenlemeyle “hukuka uygun bir şekilde” ibaresi eklenmiştir.
Hapis hâlinin devamı süresince aşağıdaki şartların varlığı hâlinde vesayet sona erdirilebilir:
1. Toplam beş yıldan az olan hapis cezasının infazına bağlı olarak verilen kısıtlama kararları bakımından kişinin isteminin bulunması,
2. Toplam beş yıl veya daha fazla kesinleşmiş hapis cezasının infazına bağlı olarak verilen kısıtlama kararları bakımından kişinin talebi üzerine kişiliğinin veya malvarlığının korunması sebebinin ortadan kalkması.
hükümleri ilgili maddeye eklenmiştir.
26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu
Madde 9- En az yüz ve en fazla beş yüz Türk lirası bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edileceği düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi ceza miktarı “En az yirmi ve en fazla yüz Türk lirası” şeklindeydi.
Madde 10- Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca iki yıl altı aydan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İşlenen suçun niteliğine göre verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir şeklinde düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi kişi, örgüte üye olmak suçundan cezalandırılırdı ayrıca ceza, örgüte üye olmak suçundan dolayı yarısına kadar indirilebilir hükmü şeklindeydi.
Madde 11- TCK. madde 314/2’den sonra gelmek üzere “Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İşlenen suçun niteliğine göre verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir.” şeklinde ibare eklenmiştir.
4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu
Madde 12- Yakalama, adli kontrol veya tutuklama işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmayan kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler. Daha önceki düzenlemede “adli kontrol” ibaresi yer almıyordu.
Madde 141/1 (k) bendinden sonra yer almak üzere “Konutunu terk etmemek veya uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla hastaneye yatmak dâhil, tedavi veya muayene tedbirlerine tâbi olmak ve bunları kabul etmek şeklindeki adli kontrol yükümlülükleri uygulandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,” şeklinde ibare eklenmiştir.
Birinci fıkranın (e), (f) ve (l) bentlerinde belirtilen kararları veren merciler, ilgiliye tazminat hakları bulunduğunu bildirirler ve bu husus verilen karara geçirilir. Eski düzenlemede “(l) bendi” ibaresi yer almıyordu.
Madde 13- 141/2 ve 141/8 fıkralarına yeni düzenlemeyle hüküm eklenmiştir.
Mahkeme, dosyayı inceledikten sonra yeterliliğini belirlediği dilekçe ve eki belgelerin bir örneğini Devlet Hazinesinin kendi yargı çevresindeki temsilcisine tebliğ ederek, varsa beyan ve itirazlarını iki hafta içinde yazılı olarak bildirmesini ister. Değişiklik öncesi “iki hafta içinde” ibaresi “onbeş gün” şeklindeydi.
Madde 14- Kanuna uygun olarak yakalanan, adli kontrol altına alınan veya tutuklanan kişilerden aşağıda belirtilenler tazminat isteyemezler. Eski düzenlemede “adli kontrol altına alınan” ibaresi yer almamaktadır.
Adlî makamlar huzurunda gerçek dışı beyanla suç işlediğini veya suça katıldığını bildirerek gözaltına alınmasına, adli kontrol altına alınmasına veya tutuklanmasına neden olanlar şeklinde düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi “adli kontrol altına alınmasına” ibaresi yer almamaktadır.
Madde 15- 131/5’e yeni yapılan düzenlemeyle maddeye “müsadereye ilişkin hükümler hariç” ibaresi eklenmiştir.
131/6’ya yeni yapılan düzenlemeyle “Sanığın kabul etmemesi halinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez.” İbaresi çıkarılmıştır.
131/7’ya yapılan yeni düzenlemeyle “…karar verilen hükümde…” ibaresi çıkarılmıştır.
131/11’e yapılan yeni düzenlemeyle “Açıklanan veya yeni kurulan hükme itiraz edilebilir. İtiraz mercii ancak bu fıkradaki koşullarla sınırlı olarak bir değerlendirme yapabilir.” ibaresi eklenmiştir.
131/12’ye yapılan yeni düzenlemeyle, “Hükümün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir ibaresi” yeni düzenlemede “272. maddenin üçüncü fıkrası hükümleri saklı kalmak üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı istinaf yoluna başvurulabilir.” şeklinde değiştirilmiştir. Yeni düzenlemeyle, söz konusu kararlar hakkında 286. Maddenin uygulanması öngörülmüştür. 272. maddenin üçüncü fıkrası hükümleri saklı kalmak üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ilk derece mahkemesi sıfatıyla bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay tarafından verilmesi hâlinde temyiz yoluna gidilebilir, istinaf ve temyiz yolunda karar ve hüküm, usul ve esasa ilişkin hukuka aykırılıklar yönünden incelenmesi yönünde değişiklik yapılmıştır. Yeni değişiklikte hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz yolu detaylandırılmıştır.
Madde 16- Kaçak sanık hakkında kovuşturma yapılabileceği, ancak, daha önce sorgusu yapılmamış ise, mahkûmiyet ve ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilemeyeceği hükmü getirilmiştir.
Madde 17- 252/2’ye yapılan değişiklikte, itiraz üzerine duruşmanın açılması ve yargılamanın devam süreci detaylandırılmıştır. Yeni düzenlemeyle, hükmü veren mahkemece, dosya, tevzi kriterlerine göre belirlenen asliye ceza mahkemesine gönderilir ve duruşma açılarak genel hükümlere göre yargılamaya devam olunur. Tek asliye ceza mahkemesinin bulunduğu yerlerde ise, aynı mahkemede yetkili başka bir hâkim varsa bu hakim tarafından; aksi hâlde adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonu başkanınca görevlendirilen hakim tarafından duruşma açılır ve genel hükümlere göre yargılamaya devam olunur.
Madde 18- İstinaf istemi, hükmün gerekçesiyle birlikte tebliğ edildiği tarihten itibaren iki hafta içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt kâtibine bir beyanda bulunulması suretiyle yapılır. Değişiklik öncesi bu süre hükmün açıklanmasından itibaren yedi gün şeklindeydi.
Ağır ceza mahkemelerinde bulunan Cumhuriyet savcıları, mahkemelerinin yargı çevresi içerisindeki asliye mahkemelerinin hükümlerine karşı, kararın o yer Cumhuriyet başsavcılığına geliş tarihinden itibaren iki hafta içinde istinaf yoluna başvurabilirler. Değişiklik öncesi bu süre yedi gün şeklindeydi.
Cumhuriyet savcısı, istinaf yoluna başvurma nedenlerini gerekçeleriyle birlikte yazılı isteminde açıkça gösterdikten sonra, istem ilgililere tebliğ edilir. İlgililer, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde bu husustaki cevaplarını bildirebilirler. Değişiklik öncesi bu süre yedi gün şeklindeydi.
“Hüküm, istinaf yoluna başvurma hakkı olanların yokluğunda açıklanmışsa süre tebliğ tarihinden başlar.” Hükmü yeni düzenlemeyle kaldırılmıştır.
Madde 19- Temyiz istemi, hükmün gerekçesiyle birlikte tebliğ edildiği tarihten itibaren iki hafta içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt kâtibine bir beyanda bulunulması suretiyle yapılır; beyan tutanağa geçirilir ve tutanak hâkime onaylattırılır. Değişiklik öncesi bu süre hükmün açıklanmasından itibaren on beş gün şeklindeydi. “Hüküm, temyiz yoluna başvurma hakkı olanların yokluğunda açıklanmışsa, süre tebliğ tarihinden başlar.” Şeklindeki hüküm yeni düzenlemeyle yürürlükten kaldırılmıştır.
Madde 20- Temyiz eden, hükmün hangi sebeple bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır. Yeni eklenen düzenlemeyle Cumhuriyet savcısı temyiz dilekçesinde, temyiz isteğinin sanığın yararına veya aleyhine olduğunu açıkça belirtir.
Madde 21- Hüküm, istinaf yoluna başvuran Cumhuriyet savcısına veya ilgililere gerekçesiyle birlikte açıklanmamışsa; hükme karşı istinaf yoluna başvurulduğunun mahkemece öğrenilmesinden itibaren gerekçe, yedi gün içinde tebliğ edileceği hükmü yeni düzenlemeyle yürürlükten kaldırılmıştır.
Hüküm, temyiz eden Cumhuriyet savcısına veya ilgililere gerekçesiyle birlikte açıklanmamışsa; hükmün temyiz edildiğinin bölge adliye mahkemesince öğrenilmesinden itibaren gerekçe, yedi gün içinde tebliğ edileceği hükmü yeni düzenlemeyle yürürlükten kaldırılmıştır.
5271 sayılı kanunun 295.maddesi yeni düzenlemeyle yürürlükten kaldırılmıştır.
Madde 22- 5271 sayılı kanuna 2/3/2024 tarihli yeni düzenlemeyle geçici madde 6 eklenmiştir.
9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Tazminat Komisyonunun Görevleri ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkındaki Kanun
Madde 23- 6384 sayılı kanunun adı yeni düzenlemeyle “Tazminat Komisyonunun Görevleri ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkındaki Kanun” şeklinde değiştirilmiştir.
Bu Kanunun amacı, Tazminat Komisyonunun görevleri ile çalışma usul ve esaslarını belirlemektir. Önceki düzenlemede kanunun amacı AİHS’ye yapılmış başvuruların tazminat ödenmesi suretiyle çözümüne dair esas ve usullerin belirlenmesi şeklindeydi.
Madde 24- AİHS ve Türkiye’nin taraf olduğu ek protokoller kapsamında korunan haklara ilişkin olarak AİHM’nin içtihatları doğrultusunda Ülkemiz aleyhine verilen ihlal kararlarının yoğunluğu dikkate alınmak suretiyle AİHM’ne yapılmış başvurulara ilişkin diğer ihlal alanları bakımından da Cumhurbaşkanı kararıyla bu kanun hükümlerinin uygulanabileceği düzenlenmiştir. Önceki düzenlemede AİHM’ne yapılan başvurulara ilişkin düzenlemesi yer almamaktaydı.
6384 sayılı Kanunun 2nci fıkrasından sonra gelmek üzere yeni düzenlemeyle 3.madde eklenmiştir.
Madde 25- Komisyon: Tazminat talebi hakkında karar vermek amacıyla kurulan Tazminat Komisyonunu ifade eder. Önceki düzenlemede “kurulan komisyonu ifade eder” şeklindeydi.
Madde 26- 6384 sayılı Kanunun 4ncü maddesine müracaat ve ispat bilgilerinin değerlendirilmesi ve tazminat miktarının saptanmasında Komisyon’un araştırma yapmaya veya birine yaptırmaya ya da Cumhuriyet Başsavcılıklarından bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etmeye yetkili olduğuna dair düzenleme maddeye girmiştir.
Komisyonun giderlerinin Bakanlık bütçesinden karşılanacağına dair hüküm yeni düzenlemeyle maddeye girmiştir.
Madde 27- 6384 sayılı Kanunun Müracaatın şekli ve süresi başlıklı 5nci maddesi yeni düzenlemeyle “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurmuş olanların Komisyona yapacağı müracaatın şekli ve süresi” şeklinde değiştirilmiştir.
Müracaatın elektronik ortamda yapılabileceği, bu konuya dair usul ve esasların Bakanlık tarafından belirleneceği hükmü yeni düzenlemeyle maddeye eklenmiştir.
Madde 28- 6384 sayılı Kanunun 5nci maddesinden sonra gelmek üzere “Yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddiasıyla yapılacak müracaatın şekli ve süresi” başlıklı Madde 5/A yeni düzenlemeyle eklenmiştir.
Madde 29- 6384 sayılı Kanunun 5nci maddesinden sonra gelmek üzere “Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat istemine ilişkin usul ve esaslar” başlıklı Madde 5/B yeni düzenlemeyle eklenmiştir.
Madde 30- Komisyon, 2nci maddenin birinci ve ikinci fıkraları kapsamında yapılan müracaatlar hakkında dokuz ay içinde karar vermek zorundadır. Daha önceki düzenlemede Komisyon, müracaat hakkında dokuz ay içinde karar vermek zorundaydı. Komisyon, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin emsal kararlarını da gözetmek suretiyle müracaat konusunda gerekçeli olarak karar verir. Daha önceki düzenlemede AYM ibaresi yer almamaktadır.
“Komisyonun usul ekonomisini gözeterek benzer nitelikteki müracaatları birleştirerek karar verebileceği hükmü yeni düzenlemeyle eklenmiştir.
Madde 31- Bu Kanun, 2nci maddenin birinci ve ikinci fıkraları kapsamında yapılan müracaatlar bakımından 23/9/2012 tarihi itibarıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde kaydedilmiş başvurular hakkında uygulanacağı düzenlenmiştir. Daha önceki düzenlemede “2 nci maddenin birinci ve ikinci fıkraları kapsamında yapılan müracaatlar bakımından” ibaresi yer almamaktadır.
Madde 32- 6384 sayılı Kanuna yeni düzenlemeyle geçici madde 3, maddesi eklenmiştir.
9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu
Madde 37-
(1) a) Ticaret mahkemesinde verilen nihai kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı da tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir. İstinaf ve temyiz incelemeleri, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılacağı düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi bu süreler on gün şeklindeydi.
b) İflâsın kaldırılmasına, alacak hakkındaki taleplerin kaydı için muayyen müddetin bitmesinden iflâsın kapanmasına kadar karar verilir. İflâsın kaldırılması hakkında verilen hükme karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir. İstinaf ve temyiz incelemeleri, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılacağı düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi bu süreler on gün şeklindeydi.
c) İflâsın kapanması hakkında verilen hükme karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir. İstinaf ve temyiz incelemeleri, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılacağı düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi bu süreler on gün şeklindeydi.
ç) Kesin mühlet talebinin değerlendirilmesi sonucunda, hakkında iflâs kararı verilmeyen borçlunun konkordato talebinin reddine karar verilirse, borçlu veya varsa konkordato talep eden alacaklı bu kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesinin kararı kesindir. Bölge adliye mahkemesi tarafından ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak mühlet kararı verildiği hâllerde dosya, komiserin görevlendirilmesi de dahil olmak üzere müteakip işlemlerin yürütülmesi için ilk derece mahkemesine gönderileceği düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi bu süreler on gün şeklindeydi.
d) Konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklı, kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklılar ise tasdik kararının ilânından itibaren iki hafta içinde istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir. İstinaf ve temyiz incelemeleri, Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılacağı düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi bu süreler on gün şeklindeydi.
e) Fesih talebi üzerine verilecek hükmün tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi bu süre on gün şeklindeydi.
f) İstinaf yoluna başvurma Kararı hakkında tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde borçlu ile alacaklılardan her biri istinaf yoluna başvurabileceği düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi bu süre on gün şeklindeydi.
g) İcra mahkemesinin verdiği tazyik ve disiplin hapsine ilişkin kararlara karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde itiraz edilebilir. Mahkeme itirazı incelemesi için dosyayı o yerde icra mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için birinci daireye, o yerde icra mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde asliye ceza mahkemesine, icra mahkemesi hâkimi ile asliye ceza mahkemesi hâkiminin aynı hâkim olması hâlinde ise en yakın asliye ceza mahkemesine gönderir. İtiraz incelemesi neticesinde verilen kararın kesin olacağı düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi icra mahkemesinin verdiği tazyik ve disiplin hapsine ilişkin kararlara karşı itiraz edilebilmesi süresi yedi gündü. Aynı zamanda maddedeki “tefhim veya” ibaresi yeni düzenlemeyle madde metninden çıkarılmıştır.
ğ) İcra mahkemesince 85 inci maddenin uygulanma biçimi, icra dairesi tarafından hesaplanan vekâlet ücreti, 103 üncü maddenin uygulanma biçimi ve bu maddede düzenlenen davetiyenin içeriği, yediemin ücreti, yediemin değiştirilmesi, hacizli taşınır malların muhafaza şekli, kıymet takdirine ilişkin şikâyet, ihaleye katılabilmek için teminat yatırılması ve teminatın miktarı, satışın durdurulması, satış ilânının iptali, süresinde satış istenmemesi nedeniyle satışın düşürülmesi, 263 üncü maddenin uygulanma biçimi, iflâs idaresinin oluşturulması, icra mahkemesinin iflâs idaresinin işlemleri hakkında şikâyet üzerine verdiği kararlara karşı, iflâs idare memurunun ücret ve masrafları hakkındaki hesap pusulası ve 36 ncı maddeye göre icranın geri bırakılmasına ilişkin kararları dışındaki kararlarına karşı, ait olduğu alacak, hak veya malın değer veya miktarının yedi bin Türk lirasını geçmesi şartıyla istinaf yoluna başvurulabilir. İstinaf yoluna başvuru süresinin tebliğ tarihinden itibaren iki hafta olacağı düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi bu süre on gün şeklindeydi. Aynı zamanda maddedeki “tefhim veya” ibaresi yeni düzenlemeyle madde metninden çıkarılmıştır.
16/5/2001 tarihli ve 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu
Madde 37 – (2) İnfaz hâkiminin kararlarına karşı şikâyetçi veya ilgili Cumhuriyet savcısı tarafından, tebliğden itibaren iki hafta içinde Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz yoluna gidilebilir. Kanunlarda infaz hâkiminin onayına tabi olduğu belirtilen hususlarda da bu hüküm uygulanacağı düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi bu süre yedi gün şeklindeydi.
26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu
Madde 37 –a) Hüküm kesinleşmeden önce gerçekleşen ve şahsi hürriyeti sınırlama sonucunu doğuran bütün haller nedeniyle geçirilmiş süreler, hükmolunan hapis cezasından indirilir. Adlî para cezasına hükmedilmesi durumunda, bir gün beş yüz Türk lirası sayılmak üzere, bu cezadan indirim yapılacağı düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi Adli para cezasına hükmedilmesi durumunda, bir gün yüz Türk lirası sayılmak üzere bu cezadan indirim yapılacağı düzenlenmişti.
b) Uzlaşma kapsamındaki suçlar hariç olmak üzere, yalnız adlî para cezasını gerektiren veya kanun maddesinde öngörülen hapis cezasının yukarı sınırı altı ayı aşmayan suçların faili; Hapis cezasının aşağı sınırının karşılığı olarak her gün için yüz Türk lirası üzerinden bulunacak miktarı, soruşturma giderleriyle birlikte, Cumhuriyet Başsavcılığına yapılacak tebliğ üzerine on gün içinde ödediği takdirde hakkında kamu davası açılamayacağı düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi “yüz” Türk lirası ibaresi “otuz” Türk Lirası şeklindeydi.
4/11/2004 tarihli ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun
Madde 37- Bu kanunlarda Türk Ceza Kanunu’nda belirlenen cezalar sistemine uygun değişiklik yapılıncaya kadar, (…) alt veya üst sınırlar arasında uygulama yapılmasını gerektirir nitelikteki adli para cezalarında cezanın alt sınırı iki bin beş yüz, üst sınırı beş yüz bin Türk Lirası olarak uygulanır. Bu fıkra hükümleri, nispî nitelikteki adli para cezaları hakkında uygulanmayacağı düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi alt sınırı dört yüz elli milyon, üst sınırı yüz milyar Türk lirası şeklindeydi.
Ağır para cezasından dönüştürülen adlî para cezasının ödenmemesi halinde, 13.12.2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 106’ncı maddesi hükümlerine göre hapis süresinin belirlenmesinde bir gün karşılığı olarak beş yüz Türk lirası esas alınacağı düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi yüz milyon Türk lirası esas alınacağı düzenlenmiştir.
4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu
Madde 37 – a) Eski hâle getirme dilekçesi, engelin kalkmasından itibaren iki hafta içinde, süreye uyulduğunda usule ilişkin işlemleri yapacak olan mahkemeye verileceği düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi bu süre yedi gün şeklindeydi.
b) Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren iki hafta içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edilebileceği düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi bu süre on beş gün şeklindeydi.
c) Basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verildiği takdirde mahkemece iddianame; sanık, mağdur ve şikâyetçiye tebliğ edilerek, beyan ve savunmalarını iki hafta içinde yazılı olarak bildirmeleri istenir. Tebligatta duruşma yapılmaksızın hüküm verilebileceği hususu da belirtilir. Ayrıca, toplanması gereken belgelerin, ilgili kurum ve kuruluşlardan talep edileceği düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi bu süre on beş gün şeklindeydi.
ç) Hâkim veya mahkeme kararına karşı itiraz, kanunun ayrıca hüküm koymadığı hâllerde 35 inci maddeye göre ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren iki hafta içinde kararı veren mercie verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. Tutanakla tespit edilen beyanı ve imzayı mahkeme başkanı veya hâkim onaylar. 263’üncü madde hükmü saklı olduğu düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi bu süre yedi gün şeklindeydi.
d) Hapis cezasından çevrilen adlî para cezaları hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen on beş bin Türk lirası dâhil adlî para cezasına mahkûmiyet hükümlerine karşı istinaf yoluna başvurulamayacağı düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi bu para cezası tutarı üç bin şeklindeydi.
e) İstinaf başvurusunda bulunan Cumhuriyet savcısı veya ilgililer, ret kararının kendilerine tebliğinden itibaren iki hafta içinde bölge adliye mahkemesinden bu hususta bir karar vermesini isteyebilirler. Bu takdirde dosya bölge adliye mahkemesine gönderilir. Ancak, bu nedenle hükmün infazının ertelenemeyeceği düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi bu süre yedi gün şeklindeydi.
f) 276’ncı maddeye göre hükmü veren mahkemece reddedilmeyen istinaf dilekçesi veya beyana ilişkin tutanağın bir örneği karşı tarafa tebliğ olunur. Karşı tarafın, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde yazılı olarak cevabını verebileceği düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi bu süre yedi gün şeklindeydi.
g) Temyiz eden, ret kararının kendisine tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtaydan bu hususta bir karar vermesini isteyebilir. Bu takdirde dosya Yargıtaya gönderilir. Ancak, bu nedenden dolayı hükmün infazının ertelenemeyeceği düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi bu süre yedi gün şeklindeydi.
ğ) 296’ncı maddeye göre hükmü veren bölge adliye mahkemesince reddedilmeyen temyiz istemine ilişkin dilekçesinin bir örneği karşı tarafa tebliğ olunur. Karşı tarafın, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde yazılı olarak cevabını verebileceği düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi bu süre yedi gün şeklindeydi.
h) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğname, hükmü temyiz etmeleri veya aleyhlerine sonuç doğurabilecek görüş içermesi hâlinde sanık veya müdafii ile katılan veya vekillerine ilgili dairesince tebliğ olunur. İlgili tarafın tebliğden itibaren iki hafta içinde yazılı olarak cevap verebileceği düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi bu süre bir hafta şeklindeydi.
ı) Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, re'sen veya istem üzerine, ilâmın kendisine verildiği tarihten itibaren bir ay içinde Ceza Genel Kuruluna itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranamayacağı düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi bu süre otuz gün şeklindeydi.
i) Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kesin nitelikteki kararlarına karşı bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığı, re’sen veya istem üzerine, kararın kendisine verildiği tarihten itibaren bir ay içinde kararı veren daireye itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz. (Ek cümleler: 28/3/2023-7445/22 md.) Sanık aleyhine itiraz edilebilmesi için kararı etkileyecek nitelikte esaslı bir hatanın bulunması zorunlu olup, bu itiraz sanık veya müdafiine daire tarafından tebliğ olunur. Tebligat, ilgililerin dava dosyasından belirlenen son adreslerine yapılmasıyla geçerli olur. İlgililer, tebliğden itibaren iki hafta içinde yazılı olarak cevap verebilir. (Değişik cümleler: 17/10/2019-7188/30 md.) Daire, mümkün olan en kısa sürede itirazı inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı itirazı incelemek üzere ceza daireleri başkanlar kuruluna gönderir. Kurula gönderilen itiraz hakkında, kararına itiraz edilen dairenin başkanı veya görevlendireceği üye tarafından kurula sunulmak üzere bir rapor hazırlanır. (Ek cümleler: 17/10/2019-7188/30 md.) Kurulun itirazın kabulüne ilişkin kararları, gereği için dairesine gönderilir. Kurulun verdiği kararlar kesindir. Dörtten fazla ceza dairesi olan bölge adliye mahkemelerinde Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından daire başkanları arasından belirlenen ve dört üyeden oluşan başkanlar kurulu bu incelemeyi yapar. Başkanlar kurulunun bu maddeye ilişkin çalışma usul ve esaslarının, Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirleneceği düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi “bir ay” şeklindeki ibare “otuz gün”, “iki hafta” şeklindeki ibare “yedi gün” şeklindeydi.
(j) Aksi hâlde yargılamanın yenilenmesi istemi, bir diyeceği varsa iki hafta içinde bildirmek üzere Cumhuriyet savcısı ve ilgili tarafa tebliğ olunacağı düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi bu süre yedi gün şeklindeydi.
Delillerin toplanması bittikten sonra Cumhuriyet savcısı ve hakkında hüküm kurulmuş olan kişiden iki haftalık süre içinde görüş ve düşüncelerini bildirmelerinin isteneceği düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi bu süre yedi günlük şeklindeydi.
13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunu
26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki diğer kanunlarda yer alan adlî para cezasının ödenmemesi hâlinde, hükümlülerin bir gün beş yüz Türk lirası hesabı ile hapsedilebileceği düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi “beşyüz” ibaresi “yüz” ibaresi şeklindeydi.
23/3/2005 tarihli ve 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunu
Bölge adliye mahkemeleri faaliyete geçinceye kadar hapis cezasından çevrilenler hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen on beş bin Türk Lirası dâhil adlî para cezasına mahkûmiyet hükümlerine karşı temyiz yoluna başvurulamayacağı düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi “onbeş bin” ibaresi “üç bin” şeklindeydi.
30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu
On beş bin Türk lirası dahil idarî para cezalarına karşı başvuru üzerine verilen kararların kesin olacağı düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi “onbeş bin” ibaresi “üç bin” şeklindeydi
Mahkemenin verdiği son karara karşı, Ceza Muhakemesi Kanununa göre itiraz edilebilir. Bu itiraz, kararın tebliği tarihten itibaren en geç iki hafta içinde yapılacağı düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi bu süre yedi gün şeklindeydi.
3/7/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu
Şikâyet üzerine verilen karara karşı, tebliğ tarihinden itibaren bir hafta içinde itiraz edilebilir. Mahkeme, itirazı incelemesi için dosyayı o yerde aile mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için birinci daireye, o yerde aile mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde asliye hukuk mahkemesine, aile mahkemesi hâkimi ile asliye hukuk mahkemesi hâkiminin aynı hâkim olması hâlinde ise en yakın aile mahkemesine veya asliye hukuk mahkemesine ivedilikle gönderir. İtiraz mercii, iki hafta içinde kararını verir. Merci, itirazı yerinde görürse işin esası hakkında karar verir. İtiraz üzerine verilen kararın kesin olduğu düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi bu süre bir hafta şeklindeydi.
12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu
Esas hüküm bakımından istinaf yolu açık bulunan dava ve işlerde ise ret talebi hakkındaki merci kararlarına karşı tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde istinaf yoluna başvurulabilir; bu hâlde 347’nci madde hükmü uygulanmaz. Bölge adliye mahkemesinin bu husustaki kararlarının kesin olduğu düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi bu süre bir hafta şeklindeydi. Aynı zamanda ilgili maddeden “tefhim veya” ibaresi yeni düzenleme ile çıkarılmıştır.
Esas hüküm bakımından temyiz yolu açık bulunan dava ve işlerde ise ret talebi hakkındaki karar, tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz edilebilir. Bu hâlde 347’nci madde hükmü uygulanmaz. Yargıtayın bu husustaki kararının kesin olduğu düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi bu süre bir hafta şeklindeydi. Aynı zamanda ilgili maddeden “tefhim veya” ibaresi yeni düzenleme ile çıkarılmıştır.
Adli yardım talebinin reddine ilişkin kararlara karşı, tebliğinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye dilekçe vermek suretiyle itiraz edilebilir. Kararına itiraz edilen mahkeme, itirazı incelemesi için dosyayı o yerde adli yardım talebi yapılan hukuk mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için birinci daireye, o yerde adli yardım talebi yapılan hukuk mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde ise aynı işlere bakmakla görevli en yakın mahkemeye gönderir. İtiraz incelemesi neticesinde verilen karar kesindir. Adli yardım talebi reddedilirse, ödeme gücünde sonradan gerçekleşen ciddi bir azalmaya dayanılarak tekrar talepte bulunulabileceği düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi bu süre bir hafta şeklindeydi.
Bu ret kararına karşı tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde istinaf yoluna başvurulabilir. İstinaf yoluna başvurulduğu ve gerekli giderler de yatırıldığı takdirde dosya, kararı veren mahkemece yetkili bölge adliye mahkemesine gönderilir. Bölge adliye mahkemesi ilgili dairesi istinaf dilekçesinin reddine ilişkin kararı yerinde görmezse, ilk istinaf dilekçesine göre gerekli incelemeyi yapacağı düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi bu süre bir hafta şeklindeydi.
Taraflar, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde karara itiraz edebilir. İtirazı, o yerde hükmü veren mahkemenin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisinden sonra gelen daire; son numaralı daire için bir numaralı daire; o yerde hükmü veren mahkemenin tek dairesi bulunması hâlinde en yakın yerdeki aynı düzey ve sıfattaki mahkemeyi inceleyeceği düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi bu süre bir hafta şeklindeydi. Aynı zamanda ilgili maddeden “tefhim veya” ibaresi kaldırılmıştır.
7/11/2013 tarihli ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun
Taraflar, tüketici hakem heyetinin kararlarına karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde tüketici hakem heyetinin veya tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki tüketici mahkemesine itiraz edebilir. İtiraz, tüketici hakem heyeti kararının icrasını durdurmaz. Ancak talep edilmesi şartıyla hâkimin, tüketici hakem heyeti kararının icrasını tedbir yoluyla durdurabileceği düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi süre on beş gün şeklindeydi.
12/4/2000 tarihli ve 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu
Madde 38- 6/2/2023 tarihinde yaşanan depremler dolayısıyla genel hayata etkili afet bölgesi olarak kabul edilen yerlerde, afet bölgesi ilan tarihinden itibaren iki yıl süreyle sanayi alanı olabilecek yerler, fay hattına mesafesi, zeminin elverişliliği ve yerleşim merkezine yakınlığı gibi kriterler gözetilerek, alanın durumuna göre ilgili kurumların görüşü alınarak Bakanlıkça tespit edilir. Tespit edilen yerlerin Cumhurbaşkanı kararıyla sanayi alanı olarak belirleneceği düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi bu süre bir yıl şeklindeydi.
Malikleri tarafından bölgenin afet bölgesi ilan edilmesine dair kararın yayımından itibaren iki yıl içerisinde talep edilmesi halinde, 6/2/2023 tarihinde meydana gelen depremler nedeniyle yıkılan veya kullanılamayacak kadar hasarlı durumda olan sanayi işyerlerinin borçlandırılmak suretiyle, yerinde yeniden inşası veya güçlendirilmesi Bakanlıkça yapılabileceği/yaptırılabileceği düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi bu süre bir yıl şeklindeydi.
6/2/2023 tarihinde meydana gelen depremler nedeniyle genel hayata etkili afet bölgesi olarak kabul edilen yerlerde, afet bölgesi ilan tarihinde yatırım programında olan veya ilan tarihine müteakip iki yıl içerisinde yatırım programına dahil edilen sanayi sitelerinin altyapı ve üstyapı inşasının tamamına kadarı, mimarlık/mühendislik hizmetleri dâhil proje tamamlanana kadar Bakanlıkça kredi ile desteklenebileceği düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi bu süre bir yıl şeklindeydi.
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu
Madde 39- Kurumca 5510 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat uyarınca gelir ve aylık ödemesi yapılanlara, bayramın içinde bulunduğu ayda gelir ve aylık alma şartıyla, Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı’nda 3.000’er TL tutarında bayram ikramiyesi ödeneceği düzenlenmiştir. Değişiklik öncesi bayram ikramiyesi tutarı 2000’er TL’dir.
GEÇİCİ MADDE 1-
(1) Bu Kanunla;
a) 2004 sayılı Kanunda itiraz yolu ile istinaf ve temyiz kanun yollarına başvuru süreleri ve bu sürelerin tebliğ veya ilandan itibaren başlamasına,
b) 4675 sayılı Kanunun 6’ncı maddesinde yer alan itiraz yoluna başvuru süresine,
c) 5326 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinde yer alan itiraz yoluna başvuru süresine,
ç) 5395 sayılı Kanunun 41/E maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan itiraz yoluna başvuru süresine,
d) 6100 sayılı Kanunda itiraz yolu ile istinaf ve temyiz kanun yollarına başvuru süreleri ve bu sürelerin tebliğden itibaren başlamasına,
e) 6502 sayılı Kanunun 70 inci maddesinde yer alan itiraz yoluna başvuru süresine,
ilişkin yapılan değişiklikler, 1/6/2024 tarihinde ve sonrasında verilen kararlar hakkında uygulanır. Bu tarihten önce verilen kararlar hakkında bu Kanunla yapılan değişikliklerden önceki hükümlerin uygulanmasına devam olunur.
Madde 40-
(1) Bu Kanunun;
a) 1 inci, 2 nci, 3 üncü, 9 uncu, 12 nci, 13 üncü, 14 üncü, 17 nci, 18 inci, 19 uncu, 20 nci, 21 inci, 33 üncü, 34 üncü, 35 inci, 36 ncı maddeleri 1/6/2024 tarihinde,
b) 37 nci maddesinin birinci, ikinci, beşinci, yedinci, sekizinci, dokuzuncu, onuncu ve onbirinci fıkraları ile üçüncü fıkrasının (b) bendi 1/6/2024 tarihinde,
c) 37 nci maddesinin dördüncü fıkrasıyla 5252 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin ikinci fıkrasında yapılan değişiklik 1/6/2024 tarihinde,
ç) Diğer hükümleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.
Madde 41- (1) Bu Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.